Başlangıç » Genel » BÖLÜM 1 Baba Nakkaş Dönemi (1480 – 1535)

BÖLÜM 1 Baba Nakkaş Dönemi (1480 – 1535)

11 Eylül 2011

 s.004

 

 

 

BÖLÜM 1 

 

BABA NAKKAŞ DÖNEMİ

(1480-1535)

 

Asıl adı Muhammed Şeyh Bayezid olan Baba Nakkaş’ın doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. Muhtemelen 1430 – 35 lerde doğduğunu tahmin etmekteyiz. İstanbul’un fethinden sonra Saraya kabul edilmiş olması tarihsel açıdan uygun düşer. Görevinde yükselmesi ve Nakkaş Başı olması ise, 1466 ya tarihlenebilir. Çünkü Fatih Sultan Mehmet tarafından kendisine mülk olarak Çatalca’daki Nakkaşköy’ün (o günkü adıyla Kutlubey köyü) verilmesini belgeleyen Vakıflar Genel Müdürlüğündeki “temlikneme” suretindeki tarih; 1466 dır. Yaklaşık 10 Sene sonra Saraydaki konumu ve Padişahın takdirlerine mazhar olduğunu kanıtlayan ikinci bir belge ise, Padişah tuğralı, 1475 tarihli, İnceğiz nahiyesinden birçok emlak ve Nakkaşköy de yaptırdığı mescit’in Baba Nakkaş’a verilmesini belgeleyen vakfiyedir.  

 


 

 

 

Çin yaşamı ve mitolojik inançları incelendiğin de, “Ling Zhi” mantarının ölümsüzlüğü sağladığına inanılır. Bu nedenledir ki Çin sanatının önemli figürlerinden biridir. Tüm süsleme sanatlarında özenle kullanılmış ve Çin seramiklerinin de vazgeçilmez motiflerinden biri olmuştur. Özellikle “Yuan döneminden” başlayarak, günümüze kadar süren bir uygulama periyoduna sahiptir.

İznik seramik tarihinde de, 1480 ler den 1500 lere kadar, hangi figür olduğu bilinmeden kopyalanmıştır. Bir çok yorumcu ve akademisyen benzerliği nedeniyle bu motifi, “Nilüfer çiçeği yaprağı” zannetmiştir. (resim 1,2,3) Motifin Ling zhi mantarı olduğu en kolay dallarında ki yaprak formundan anlaşılır. Bu üçlü kıvrımlı yaprak şekli  “dikkat edilmez” ise, Yuan dönemi Çin örneklerindeki Nilüfer çiçeği dallarındaki yapraklarla karıştırılabilir. (resim 81,82) Bu üçlü kıvrımlar ileri dönemlerde boşluk doldurma motifi olarak kullanılmıştır. Ancak uygulamada, kıvrımlar gittikçe “yuvarlaklara” dönüşmeye başladığından, çoğu kez bu desen “3’lü çintemani” zannedilmiştir  .(resim182)

Bölüm 2 Şah Kulu dönemi Sıraltı’nda Kalan Sırlar / Çintemani konu başlığında gerekli açıklama kanıtları ile yapılacaktır.

 

 

 s.005

 

 

Resim 1

Ling Zhi mantarı

 

 

Resim 2

Nilüfer çiçeği (lotus) yaprakları

Resim 3

 Yuan Dynasty period   (1279 – 1368)

Ling Zhi mantarı motifli bir çalışma Üç kıvrımlı yaprak
formu zaman içinde üçlü dairesel desene dönüşmüştür. Zeminde uygulanan ve
boşlukları doldurmak amaçlı kullanılan bu yeni desen çoğu kez “çintemani”
zannedilmiştir. Dipteki “separatör bant/paravanlar” İznik’den 200 sene önce Çin
de uygulanmaya başlamıştır.

 

 

s.006

 

 

s.007

 

15.yüzyıl sonları ve 16.yüzyıl başlarında Çin seramiklerinden etkilenen sanatkarlar, kopyaladıkları desenlerin hangi çiçek veya figür olduğunu bilmeden birebir uygulama yolunu tercih ettiler. 1525 ve sonrasında yoğunlaşan Çin kopyalarına, zamanla kişisel yorum katma isteği, desensel yanlışlıklar yarattı. En sık yapılan hatalar yapraklarda görüldü. Oysa ki Yuan ve Ming dönemi Çin seramiklerinde bu tür bir hata, kesinlikle bulunmaz. Günümüz araştırmacıları da, sadece Baba Nakkaş döneminde değil, 200 yıllık tarihsel periyotda özellikle yapraklara fazla dikkat etmedikleri için, yorum hatalarına neden oldular. Oysa ki sadece yapraklara dikkat edilse bitkisel motifli seramiklerdeki hatalı bilgi oranı % 50 azalırdı.

Bitkisel motifler içinde en büyük yanılgı Gül de olmuştur. Gül konusu ve çizimi, dinsel açıdan ayrı bir özellik arz etmektedir.

Yavuz Sultan Selim 1516 da Halife ilan edildikten sonra, Padişahların İslam dünyasına karşı davranış ve sorumluluklarında, daha hassas olmaları kaçınılmazdı. Bu manevi ”paye” doğal olarak, dinsel davranış ve sorumluluk değişikliklerini de beraberin de getirdi.

Kanunî Sultan Süleyman’dan itibaren Osmanlı padişahları için “Dünya Müslümanlarının Halifesi” unvanı yerleşecektir. Selim’den sonra Osmanlı padişahlarının hükümdarlık ve devlet telakkisi, İslâm dinine daha uygun hâle getirilmeye çalışılmıştır 1520’den sonra tahta çıkan yeni padişahlara, Hz. Peygamber’e ait hırkanın korunduğu odada biat olunurdu. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hırkası, Abbasi halifeleri tarafından hilafetin en mühim alametlerinden biri olarak en önemli merasimlerde taşınırdı. Biattan sonra padişaha, “Eyüp Sultan Türbesi”nde “şeyh-ül islâm” veya tanınmış bir şeyh tarafından kılıç kuşatılırdı (Prof.Halil İnalcık, 1958 s. 71-72).

 

Dinsel sembollerin önem kazanma süreci arttıkça, dini inanç, itikat ve düşünce yapısında da yasaklayıcı tutum ve davranışlar ön plana çıkmaya başladı. Bunlardan biride kanımızca “gül” ile bağlantılıdır.

Peygamberimizin “gül” koktuğu ve terinin “gül suyu” olduğu inancı, İslam dünyasında çok yaygın bir görüştür. Dini merasimlerde “gül suyu” dağıtımı, bu inancın sembolik bir uygulamasıdır. Hilafetin alınmasından sonra, Sarayın gülsuyu ihtiyacı o kadar artmıştır ki, bu gün “Gülhane parkı “olan alan, Fatih Sultan Mehmet döneminde, cirit, güreş, okçuluk gibi yarışmalarının yapıldığı bir spor ve dinlence merkezi iken, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, bu ihtiyacı karşılamak için özellikle gül yetiştirilen büyük bir Saray bahçesi halini almıştır.

Kur’an, Kur’an muhafazası ve Gülebdan bir müslüman evinde muhakkak bulunur.

Gül’ün bu dinsel özelliği ve Peygamberimizle ilişkilendirilmesi, resim olarak yasaklanmasına neden olmuştur. Bu Çin kopyası çiçeğin 1525 lerde gül olduğu anlaşıldıktan sonra, İznik Seramiklerinde hiç uygulanmadığı kesindir.

 

s.008

 

Diğer yandan “Kadiri” tarikatında da “gül’ün” büyük önemi vardır.İznikli çok önemli bir mutasavvıf olan “Eşref-i Rumi”, bu tarikatın önemli bir kolu olan “Eşrefilik”i yayan düşünürdür. Hacı Bayram Veli’nin önce müridi, sonra da damadı olmuştur. Daha sonra kâdirî şeyhi Şeyh Hüseyn-i Hamevî’nin yanında eğitimini tamamlamıştır. 1469 da vefatından sonra da İznik ve civarında saygınlığını devam ettirmiş ve düşünceleri 100 sene geçse bile, İznik seramiklerinde yazıt olarak yer almıştır.(resim 34) Bağlı olduğu Kâdirî tarikatının ananevî mübarek bir nişânı olarak başlardaki “takkelerde” taşınan ve çiçek motifi şeklinde yedi renk ham ibrişim ile işlenen “gül” en önemli semboldür.

Bu sembol rastgele kullanılamaz. Peygamberle bağlantısından dolayı kutsaldır. İznik çini ve seramiklerin de, gülün çiziminden kısa zamanda vazgeçilmesinin nedenlerinden biride bu tarikat inancı olabilir.

Özellikle Kara Memi döneminde, önemli motiflerden biri olarak karşımıza sık sık çıkan ve araştırmacı ve akademisyenler tarafından 4 ana çiçekten biri olduğu söylenen “gül” ise, 5 farklı anatomik yapısı nedeniyle “gül değil” kesin olarak “KAD…(devamı kitapta…)

 

 

s.009

 

Resim 4

Gül. Yapraklar kısa ve kenarları testere ağızlı.

 

Resim 5

Şakayık. Yaprakları daha uzun ve kenarları düz.

 

Resim 6

Krizantem (kasımpatı).Taç yaprakları bol, çiçek yapısı yassı, polen yuvası üstte görünür halde ve de yaprak kenarları geniş testere ağızlı.

 

s.010

                                        

 

 

Babanakkaş döneminin bir motifidir.1480 lerde başlar. Cobalt mavi zemin beyaz desen uygulamalarında boşluk doldurma ve özellikle kenar bordür deseni olarak devamlı kullanılmıştır. Rumi motif formunda olması tercih nedeni olmuştur.

İncir yaprağı da “yanlış” yorumlanan desenlerden biridir.

Özellikle palmiye yaprağı görüşü daha fazladır. Ancak bu görüşte bulunan uzmanlar! palmiye yapraklarını da tanımamaktadır. Palmiye dünyasında sadece “Licuala” türü palmiyelerin yaprakları elayası(palmat) şeklinde olup, nispeten benzerlik arz ederler.

Fakat titiz uygulamaları ile tanınan Osmanlı nakkaşlarının bu yaprakları görerek , inceleyerek desen ve motif yaratmaları mümkün değildir. Çünkü bu palmiye türü, Uzak doğu Asya, Pasifikler ve Avustralya’nın bol yağışlı tropikal bölgelerin de yetişmektedir. Osmanlı hakimiyeti altındaki topraklarda bu türe hiç rastlanmaz…(devamı kitapta)  

s.011

Resim 9

MUSEE NATİONAL de CERAMİQUE SEVRES

Ø= 40 cm. date 1480

by İsmail Yiğit

 

Seramik sanatçısı İsmail Yiğit tarafından yapılmış birebir kopya çalışmadır.

Gerek merkezde ve gerekse bordürde hakim olan desen “incir” yapraklarıdır.

 

 

s.012

 

Resim 10

BRITISH MUSEUM AN50793300

h=17,1 cm. In the year 959 (1510 AD)

Bu ibriğin gövde ve alt kısmındaki yapraklar incir yapraklarıdır. Bu objeyi
incelerken karşılaştığımız bir yorum hatasını yeri gelmişken açıklamak durumundayız.

Obje tabanında bulunan yazılı metin İstanbul Ermeni Patrikhane’sinin değerli
yöneticilerinden Başkatip Sayın Vağarşak Seropyan tarafından aşağıdaki gibi
tercüme edilmiştir.(resim 11)

“Bu şarap ibriği Tanrı’nın…(devamı kitapta…)  

 

Merakla beklediğimiz gelişme, “Sıraltı’nda Kalan Sırlar’ın” zaman içinde yaratacağı domino etkisidir.

British Museum’un 11 no lu resim altı açıklama yazılarında ermenice/ingilizce metin çevirisi ve yorumu
orijinal olarak aşağıda verilmiştir.

Görüldüğü gibi Müze çevirisi son derece hatalıdır.

 

s.013

 

Resim 11

Orijinal açıklama:

Object types jug Date 1510 (dated)

Description

Spouted jug, made of blue and white glazed pottery. It has a globular body and
an elaborate piece-moulded neck with a torus moulding and flaring galleried
mouth, standing on a profiled foot. The handle is in the form of a scaly dragon
with gaping maw and serpentine tail. The straight tubular spout tapers and
bends towards the tip. The vessel is painted in tones of cobalt blue with a
band of split-palmette arabesques reserved on a cobalt ground above a narrower
band of foliate scrolls on a white ground. The shoulder has a bracketed panels
enclosing leaves bordered with darts; the torus moulding has a chain band;
waisted neck with vertical spotted lappets separated by leaves, with an
undulating rumi scroll below the rim. The spout has vertical cable bands
between tadpole-like motifs. The base has an inscription in Armenian (in
bolorgir) under the glaze: “This vessel is in commemoration of Abraham,
servant of God, of Kcotcay (Kutahya). In the year 959 (1510 AD), March
llth”.

Inscriptions

Inscription Type: inscription
Inscription Language: Armenian
Inscription Translation: “This vessel is in commemoration of Abraham,
servant of God, of Kcotcay (Kutahya). In the year 959 (1510 AD), March
llth”.
Inscription Comment: The base with an inscription in Armenian (in bolorgir)
under the glaze.

Dimensions Height: 17.1 centimetres Diameter: 7 centimetres (rim) Diameter: 7.3 centimetres (foot)

Curator’s comments
Labels: Case No … Ewer Godman; Godman; 35. The vessel is after a northern
Italian prototype for liturgical use. Record updated on the basis of research
by Edward Gibbs, 1998-1999.

 

 

s.018

 

Resim 17

BRITISH MUSEUM
Leğen “basin” h=28,4 cm. Ø=43,2 cm. date 1525

Object types basin Date 1525 (circa)

Description

Basin (footed). Lotus-leaf flowers, based on Chinese lotus composition, in blue
on white. Abraham of Kütayha type. Made of blue, turquoise, white painted and
glazed pottery.

Bu objedeki narçiçekleri, nilüfer çiçeklerinden sonraki en önemli 2. Motif
durumundadır. Müze danışmanları motifi bilmedikleri için tanıtım kartında nar
çiçeği ile ilgili herhangi bir yorum yoktur. Çünkü bu çiçeği bu güne kadar kimse tanımamıştır. Ayrıca bu kompozisyonda ağzında bir kurtçuk olan 3. bir çiçek daha görülmektedir. Bu motif ilk ve son kez bu objede uygulandığı için, çiçekle ilgili bilgiyi genelleştirmeden burada açıklayacağız…. (devamı kitapta…) 

Resim 18

 

 

Resim 24

Yakın plan dikey hatayi nar çiçek motifi (polenler dahi çizilmiş) meyveler kendini gösteriyor.

 Bu resimde çok önemli bir detay vardır….(devamı kitapta…)  Nakkaş ve sanatçıların detaylara ne kadar önem verdiklerinin bundan daha kesin bir kanıtı olabilir mi!?…… 

 

 

 

 

 

s.022

 

Dragon Çin mitolojisindeki en önemli varlıktır. Çin yaşam, kültür, sanat ve inançları Dragon’suz düşünülemez. “Dragon yok olursa Çin de yok olur.” Bu felsefik ve mitolojik etki, yaşamın her döneminde yönlendirici olmuştur. Dragon koruyucudur, berekettir, sağlıktır, yaşamdır, dragon her şeydir.(resim 26,27,28,29,30,32,32a,32b)

Bu derece önemli bir sembolün Çin seramiklerinde baş motif olması son derece doğaldır. İznik seramikleri üzerindeki Çin etkisine paralel olarak “dragon’un” da İzniklerde görülmesi kaçınılmaz ve de normal bir sonuçtur. (resim 33,34,35)

Çin uygulamaları oldukça çeşitlidir. Figür, mitolojik dünyadan yaşamsal dünyaya aktarılırken farklı ve değişik şekillerde tasvir edilmiştir….(devamı kitapta…)  

Dragonların İznik serüveni 1500 lerde başlar ve 1565 lere kadar aralıksız sürer. Son kez 1580 lerde bir kez daha hatırlanır. Ama bu hatırlama, aşağıda göreceğimiz gibi kesin bir “kanıt” niteliğindedir….(devamı kitapta…)

Bu davranış, motif kanıtlama içgüdüsü ve azmidir. Diğer bir açıdan değerlendirildiğinde, İznik seramik tarihinde ki “Dragon imzasıdır.”

Ne yazıktır ki, İznik çini ve seramikleri ile ilgili çok önemli bir bilimsel kitapta, bu desen uygulaması “maske” olarak yorumlanmıştır….(devamı kitapta…)   

 

s.023

 

Resim 26

Yuan Dynasty period (1279 – 1368)

Kenar bordür, kompozisyondaki dragon’un deri desenidir. Dragonun kıvrımlı duruşu,
İznik seramiklerinde “stilize dragon” deseni olarak tanımladığımız motifin
hemen hemen aynısıdır.

 

 

s.024

 

Resim 27

Ming Dynasty period (1402 – 1566)

 

 

Kompozisyonda dragon figürü dışında tabağa yayılan kıvrımlı desenler, dragonun hırslandığı ve
savaştığı zaman ağzından ve burnundan çıkan alev ve buhardır. Bizim
literatürümüzde Çin bulutu olarak adlandırılır. Bazı kaynaklarda “tchi bulutu”
olarak yorumlanmıştır.

 

 

s.029

 

Resim 34

BRITISH MUSEUM

h = 38.5 cm. date 1549

 

“Musli” imzalı hicri 956 (miladi 1549) tarihli cami kandili . Dragon motifinin Rumi
desenlerle uyumu dikkat çekici. Tarihsel kayıt düşülmüş ender objelerden biri.
Ayrıca baza etrafında Eşref-i Rumi’den alınmış bir “değiş” yazıtı vardır.

Dragon ile ilgili ikinci ana uygulama ise, bordürlerde görülür. Araştırmacı ve akademisyenlerin “Çin kayası ve dalga” bordürü olarak yorumladığı bu uygulama, 1525 de başlayıp Şah Kulu etkisinin azaldığı 1550 başlarına  kadar, “doğru olarak” orijinal şekli ile tabaklara aktarılmıştır.(resim 13) Bu dönemde çizilen ve bu desene sahip olan tüm bordürlerde “kayaların görüntüsü ! yılan derisi / balık sırtıdır.” Doğal olarak ortada ne bir kaya vardır ne de dalga….(devamı kitapta…) 

Tabaklara uygulama tekniği ise, dragon ve tabak kombinasyonu ile uygulamalı olarak gösterilmiştir.(resim 47,48,49,50,51,52,52a,52b,52c)

Aşağıda görüşlerinize sunulan 2 Çin Ming dönemi tabağında “dragon”, göbekteki ana kompozisyon olan doğa’da dolaşırken vücudu ile çiçekleri ezmemeye özen göstermektedir.(resim 52a,52b), Dikkatle incelenmesi gereken son derece önemli bir “Kanıt Belge” özelliğindeki 1350′lerden bir Vietnam tabağında ise….(devamı kitapta…)  

 

 

 

s.035

 

Resim 45

BRITISH MUSEUM

Ø = 37,6 cm. date 16thC

“Çan çiçeği” (resim 101), “Sümbül” (resım 102) ve “Muscari” (resim 91, 91a) aynı
objede uygulanmıştır. “Muscariler”, içlerinde “Stilize dragon deseni” işlenmiş
üç büyük “haşhaş kozası” nın etrafını çember olarak sarar. Haşhaş kozalarının
saplarından çıkan ve bir döneme adını veren “saz yapraklar” unutulmamıştır.
Bordür de “Dragon sarmalıdır”. Ayrıca Bir çift dragon, çiçeklerin yaşaması için
köklerini korumaktadır. Yanlış yorumlara cevap ve kanıt niteliğinde bir
çalışmadır. Kara Memi’nin ayak sesleri görsel olarak duyarsınız. Bu servis
tabağı İznik seramik sanatının en önemli objelerinden biri olup, “Tarihsel
belge” niteliğindedir. Kullanılan “mor” renk, tarihi belirleme şifresidir. Tarih:1555

 

 

 

s.046

Şah Kulu döneminin sonuna kadar desenin mutasyona uğramaması, Şah Kulu’nun bu motifi tanıması ve “dragon” olduğunu bilmesinden kaynaklanır. İran’lı bir sanatçı olması ve özellikle İran mitolojik sembolü ”zümrütü anka kuşu (simurg) ile dragon’un mücadelesinin resmedildiği kompozisyonları geçmişinde çok sayıda bizzat uygulaması, değişimi geciktirmiştir.

Ancak yılan derisi / balık sırtı çizimi zordur. Titiz bir çalışma ister. Özen göstermezseniz uygulamada defo gibi durur. Bu sıkıntıya giremeyen İznik atölyeleri Şah Kulu sonrasında sevdikleri bu bordürü uygularken, çizimi değiştirerek yuvarlaklar haline getirdiler. Kolay çiziliyor, dikkat ve özen istemiyor ve de çabuk bitiyordu. Bu avantajlar deseni tamamen değiştirdi. Haklı olarak bordürü bir şeye benzetmek amacıyla arayış içinde olan araştırmacılar, buna “kaya dalga motifli” bordür yakıştırması
yaptılar. 1525 – 1555 arasındaki orijinal görüntülere ise “Çin Kayası” adını uygun gördüler.

Biz de 1555 sonrası uygulamayı “kaya ve dalga motifi” olarak kabul etmekle birlikte,  kaya yerine ”çakıl taşları” demeyi tercih ediyoruz. Ancak 1525 -1555 arsındaki uygulama kesinlikle “dragon sarmalıdır.”

Bu arada Yuan ve Ming dönemleri Çin seramiklerinde “gerçek kaya ve dalga” bordürü uygulaması vardır.(resim  93)  İznik kopyalarında da  örnekleri bulunur.(resim 91,95) Ancak görüldüğü gibi bunlar çok faklıdır.

s.047

Paravanlar da İznik seramik literatürüne yanlış tanıtımla girmiş motiflerdir. Genel tanımlama “lotus panosudur”. Diğer bir değişle yan yana getirilmiş Nilüfer çiçeği yapraklarıdır. Oysa ki bu yaprak ile hiçbir bağlantısı yoktur. Bunlar, Çin ev yaşamının değişmez ve şart olan aksesuarı paravanlardır. Çin seramiklerinde her dönem, kompozisyon ayırıcı, kapatıcı ve bordür olarak objeler de kullanılmışlardır. Çin seramikleri ile ilgili bilgilerde “separatör bant” olarak tanımlanırlar.(resim 3,55) Gerçek paravan olduklarını kanıtlayan İznik seramiklerinden biri, Sayın Ömer Koç koleksiyonundaki bir tabaktır. Obje, “bir gerçeği” ispatlaması nedeniyle koleksiyonun en önemli parçalarından biridir. Kompozisyonda paravanların birbirine eklenmesini sağlayan “ment….(devamı kitapta…) 

Keza  27.04.2005 tarihli Sotheby’s müzayedesinde satılan bir tabakta da aynı detaylar karşımıza çıkar. (resim 56,57) 3. bir örnek ise George Antaki koleksiyonunda olup, kanıt niteliğindeki aynı uygulamalar,  Ecouen musée national de    Renaissance daki 2 tabakta da görülür. (resim 57a) 

Bir gurup araştırmacı ”pencere perdesi”, bir gurup da “Mihrap” yakıştırması yapmıştır! Ne yazık ki bu tanımlamayı, çok önemli müzayede şirketleri de “obje tanıtım bilgilerinde” kullanmışlardır. 

s.048

 55

Resim 55

  ÖZEL KOLEKSİYON

 h : 42cm.   h : 31.8cm

Yuan Hanedanlığı dönemi 1279-1368 

Kapakta ve tabanda paravanlar (separatör bant)

 

s.049

56

Resim 56

 ÖZEL KOLEKSİYON

 Paravanlar (separatör  bant) konusundaki en önemli objelerden biridir. …..