DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ
s.051
DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Dönemin “Sıraltı’da kalan sırlar’nı” açıkladıktan sonra, genel gelişimini inceleyebiliriz.
Baba Nakkaş, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethinden sonra nakkaşbaşılığına getirilmiş, çok önemli bir sanatkardır. Aynı tarihsel süreç içinde, İznik’teki seramik ustaları, bir yandan hamur kalitesini, kuvarsa dönerek yükseltirken, diğer yandan da sırlama ve fırınlama tekniklerini geliştirmişlerdir. Saray nakkaşhanesindeki Baba Nakkaş ve talebeleri ise, etkisinde kaldıkları Çin seramik desen, motif ve kompozisyonlarını, birebir hassaslıkta kopyalamaya başlamışlar ve kendi yarattıkları “rumi ve hatayi” desenlerle harmanlayarak, olağanüstü objeler yaratmışlardır.
Bu uygulama ve üretimler, Çin seramiklerinin tarihsel perspektifi içinde belli periodlardan etkilenerek 16.yüzyıl sonlarına kadar devam etmiştir.
Bu periodlar şunlardır:
Yuan Hanedanlığı 1279-1368
Ming Hanedanlığı
Yongle periodu 1402-1424
Xuande periodu 1426-1435
Chenghua periodu 1465-1487
Jiajing periodu 1522-1566
Ancak, Saray nakkaşları Çin seramiklerinde kullanılan bazı motifleri, hangi desen olduğunu bilmeden kopyalamış ve bu durum İznik seramiklerinin son dönemine kadar devam etmiştir. Örneğin; ”ling zhi mantarı” çiçek motifi veya nilüfer çiçeği yaprağı olarak algılanmış, ”dragon” motifi bulut zannedilerek çizilmiş, Bu ejderhanın deri deseni “Çin kayası” veya “duvar” olarak adlandırılmış ve Çin ev yaşamında önemli bir rolü olan “paravanlar” “mihrap” olarak kabul edilmişlerdir. Ne yazık ki, bir çok bilim adamı ve araştırmacımız da, bu desenleri aynı hataya düşerek yorumlamışlardır. Ancak bu kopyalama, İznik seramiklerine rumi, (resim 59,60,61,62) dikey/yatay hatayi, (resim 70,74,79,80,) penç, (resim 108,112,139) çarkıfelek (resim 88) paravan (separatör bant), (resim 62. 63. 70) gibi desenlerinin kazanılmasına öncülük etmiştir.
Dönemin renksel özelliği ise; iki renk uygulama tekniğidir. Beyaz astar üzerine genelde koyu mavi (kobalt) tonların hakim olduğu boyama şekli tercih edilmiştir. Bunda Çin seramiklerinin de mavi-beyaz olmasının etkisi çoktur. Ancak Baba Nakkaş ve talebeleri, Çin seramiklerinde de rastlanan mavi zemin beyaz motif tarzında da objeler ürettikleri gibi, dönem sonuna doğru çok az sayıda “adaçayı yeşili – beyaz” ve “kahve – beyaz” olarak da başarılı çalışmalar yapmışlardır. Bu renk arayışları mavi ve yeşilin değişik tonlarını kullanmalarına imkan vermiş ve bu çabanın semeresi olarak “turkuaz” üçüncü renk olarak hem paletteki hem de objedeki yerini almıştır.
Sırası gelmişken geleneksel bir yanılgıdan bahsetmemiz gerekmektedir. Akademisyen ve araştırmacılarımız Osmanlı kayıtlarını incelerken haklı olarak karşılaştıkları hatalı bir geleneksel “deyiş” nedeniyle bol miktarda yeşil-beyaz İznik seramiği üretildiğini zannetmişlerdir. Eğilim ve umutları da, bir gün herhangi bir kazıda çok sayıda “yeşil – beyaz” seramiğin çıkacağı yönündedir. Oysa ki bugün dahi birçok köyümüzde hatta özellikle Ege ve Akdeniz köylerinde, hala mavi’ye yeşil denmektedir. Bu Osmanlıdan günümüze kadar nesiller boyunca böyle gelmiştir. Bu nedenle 400-500 sene önceki kayıtlar yazılırken, yazan görevli mavi – beyaz İznik seramik veya çinisini görmüş, ancak maviyi yeşil olarak bildiği için belge ve defterlere kaydı, “yeşil” olarak düşmüştür…..(devamı kitapta….)
s.053
Dönemin önemli obje form’ları konusunda tarihsel tespitlere yardımcı olabilecek teknik ölçüm cetvelleri şöyledir.
Görüldüğü gibi Baba Nakkaş
döneminde 30 cm den 46 cm’e kadar büyük çaplı tabaklar üretilmiştir. Bu tamamen Çin
etkisinin sonucudur. Tabak kenarları genelde dalgalıdır (yaprak veya parantez kenarlı). Düz kenarlı tabakların üretimi oransal olarak daha azdır.Geniş olan bu kenarlardaki bordür yataklarının
enleri 3.3 cm ile 6 cm arasında değişir. Tabak yükseklikleri ise, 8.2 cm. kadar çıkar. Bu
rakamların tabak çapları ile hiçbir orantısal bağı yoktur.
İtalya’dan alınmış bir evani
modelidir. Kullanışlı olmadığı için Osmanlı mutfağı tarafından tercih
edilmemiştir. Dönemin sonlarında (1530-35 ) standart olarak üretilmişlerdir.
….(devamı kitapta….)
Dönem Sanatsal yönden incelendiğinde ise; Öncelikle konturlarda çok ince fırça kullanarak hassas bir çizim tekniği uygulamıştır. Boya taşmasına neden olabilecek bu çizim tekniği, desenlerin içlerinin boyanmasını, özen ve dikkat isteyen bir çalışma haline getirmiştir. Sonuç mükemmeldir.
Baba Nakkaş öğretisinin desen, motif ve fırça teknikleri, İznik atölyelerinin kapanmasına kadar tüm nakkaşlar tarafından nesilden nesile aktarılarak, uygulanmaya devam etmiştir.
Dönemi kendi içinde görsel, renksel, teknik ve tarihsel olarak ele alıp, 5 üslup evresine ayırarak incelemek, çok daha sağlıklı olacaktır.